NE ZAMAN HAKKA DÖNECEĞİZ
İnsanömrü sınırlıdır. Her an da sona erebilir. Bu sebeple akıllı insanyapabileceğini yapar, ertelemez. Hele hele Allah'ın huzurunda muhakemeolunacağına, günahlarından ötürü ceza göreceğine, ibâdetleri, hayırları
ve topluma yönelik hizmetleri ile mükafat alacağına inanan mü'min, yapacağım -edeceğim diyerek hiç mi hiç ertelemez.Çünkü o, ertelemek bir tarafa sonraya bırakılması tabîi olabilecekleri deanında yapması gereken insandır.
Düşünülen, beklenengelecek gelmeyebilir. Gelse de engelleri getirebilir. Bizlere bu gerçeğidüşündürtücü, tam bir inanç ve aşkla da hayırlara yöneltici bir hadislerindeYüce Peygamberimiz şöyle buyurur:
«İyi işleryapmakta acele ediniz. Siz, gelecekten hayırlaryapmanızı engelleyecek şu yedi şeyden başka ne bekliyorsunuz:
Unutturacakfakirlikten,
Azdıracakzenginlikten,ak
(Akli ve bedenidengeyi) bozacak hastalıktan,
Saçma sapansöyletecek ihtiyarlıktan,
Ansızın gelecekölümden,
Gelmesi beklenen şer(lerin en büyüğü) olan Deccal'den,
Yahut belâsı daha büyük ve daha acı olan Kıyamet'ten daha başka bir şeymi bekliyorsunuz?» (1)
Mü'minler!
Maddî ve manevî hayatında tekâmül edebilecek ve Cennetlere girebilecekmü'minler hayata iman mantığıyla bakarak yaşadığı ânın ömründeğerlendirilebilecek en kıymetli ve en son demi olduğuna inananlardır.İnandıkları için de İslâm Dini'nin, ortak aklın ve bilimsel verileringerektirdiği güzel amelleri yapmak için aşkla çırpınabilenler, süratleyapılması gerekenleri yapacağım /edeceğim diyerek yarınlara bırakmayanlardır.
Yaşadıkları ânı değerlendiremeyenler, yarınları bitmeyecek bir hazinegibi görenler, şüphesiz kendilerini giderilemeyecek tehlikelerin azâbcenderesine sokmaktadırlar.
Bunun içindir ki, Rabbimiz bizleri şöyle uyarmaktadır:«Ey iman edenler!Allah'ın emirlerine ve yasaklarına aykırılıktan korunun.. Her bir kişi Ahiretiiçin ne yaptığına baksın. Aman aykırılıktan korunun.Hiç şüphesiz Allh yaptıklarınızdan haberdardır.» (2)
Ömür takviminin son yaprağı her an düşebileceğine göre, gerçekteninananlar, büyük bir ciddiyetle İslâm Şerîati'nin mukaddes emirlerinebağlanmak, yarınlardan önce bugünlerini ön plâna almak ve kıymetlendirmek durumundadırlar.
Peygamberimiz şöylebuyururlar:«Bütün işlerde aceleden korunmak hayırlıdır. Ancak Âhiret Hayatı'nayatırım olacak işlerde acele etmek (daha) hayırlıdır. Aman hayırlar için aceleediniz.» (3)
Mü'minler!
«Bugünler de dünler için birer yarınlardı. Bugün ne yaptım ki yarın neyapacağım», düşüncesi mü'minlerin bütün varlığını her an kuşatmalı ve butefekkür, aşağıdaki sualleri vicdanlara yöneltmelidir.
- Hakikî bir mü'mingibi, dinimi, aslî çehresi ve gerçek güzelliği içerisinde ne zaman tanıyacağım?
- Rahîm ve Rahmanolan Rabbimin huzuruna günde beş defa yürekten gelen bir sevgi ile ne zamançıkacağım?
- Muhtaç olduğumaşkı, irfanı ve ihlâsı sağlamak için boş vakitlerimi ve gecelerimi, ilim,tefekkür ve ibâdetle ne zaman değerlendireceğim?
- İslâm ahlâkı ilene zaman gerektiği gibi ahlâklanacak, ne zaman sevilen ve sayılan bir faziletadamı olacağım?
- İçki, kumar,zina, riya, yalan, sömürü, ve haklara tecavüz gibi dinin, olgun aklın ve ilmin yasakladığı işleri ne zamanbırakacağım?
-; Nafakamı katıksız ve şüphesiz helâlden kazanmak için nezaman hassasiyet(duyarlılık) göstereceğim?
- İhtiraslarımın veferdî menfaatlerimin karanlığından sıyrılarak İslâm Dini'nin aydınlığında nezaman ülkemin ve yurdumun insanlarının haline ve geleceğine bakacağım.
İnandığım ve özlemini çektiğim ahlâk, eğitim, iktisad ve cemiyetdüzeninin gerçekleşmesi için bana düşen vazifelere ne zaman sarılacak,imkânlarımı ne zaman seferber edeceğim?
- Bir mü'min âmirve işveren gibi, ne zaman adalet gösterecek, ikramcı olacağım ?
- Bir mü'min bilginve sanatkâr gibi, ne zaman üstün eserlere ve estetik değerlere sahib olacağım?
- Konferanslarımı,vaazve hutbelerimi en iyi şekilde ne zaman hazırlayacağım?
Evet ne zaman?
Mü'minler olarak (ne zaman) sorusuna, büyük bir aşk ve heyecanla(şimdi, bu andan itibaren) cevabını veremiyor, süratle iş ve hareketeyönelemiyor, gelecek günlerle kendimizi teselli etmeye çalışıyorsak, iyice bilmeliyizki hüsrandayız/kayıptayız. Yarınlar aydınlık olmayacak, daha dakararabilecektir.
Bugün yapılması gerekenleri yarınlara bırakmak şöyle dursun, yarınlarabırakılabilecek olanları günümüzde yapmak arzusunu fiilen yaşamadıkça, bu günümüzüdünümüze nazaran daha ileri bir tekâmülle kapayamayacağımızdan ötürü dehüsranda olacağız.
Bakınız, Peygamberimiz bizleri nasıl irşad buyuruyorlar:«İki günümüsavi geçen aldanmıştır. Bu günü dününden kötü geçen kişi lanete uğramıştır.Kârda olmayan kişi ziyandadır. Ziyanda olan kişi için ise ölüm dahahayırlıdır. Cennet'i arzulayan hayırlara koşar, ateş azabından korkanşehvetleri terkeder. Ölümü gözeten kişiye dünya nimetleri önemsizleşir. DünyayıÂhiret gayesiyle yaşayan kişiye, de felâketler basitleşir.» (4)
Yarınları tükenmez bir hazine gibi kabul edip de, istikbale(geleceğe)şuursuz adımlarla yönelmek, akıllı ve inançlı insanların kârı değildir. Bugerçeği aziz Peygamberimiz şu sözleri ile ne güzel ifadebuyurmuşlardır:«Akıllı, nefsini dizginleyip itaat altına alan, ölümden sonrasıiçin amel edendir. Câhil ise (Allah'a ve Peygamberine isyankâr) nefsininarzularına tâbi olan, (yapması gereken vazifelerini yarınlara erteleyerek) amelsiz ümitlerle Allah'abağlanandır.» (5)
Allah'ın takdiri ile fert ve cemiyet hayatında sebep -netice kanunucâri iken, bu değişmez gerçekten gafletin elem verici âkibetine uğramamalarıiçin Hz. Peygamberin mevcut imkânların süratle değerlendirilmesini öğütleyenşu hadîsleri de inananlara ne büyük hakikat dersleri vermektedir!
"İhtiyarlığından evvel gençliğinin, hastalanmadan önce sıhhatinin,fakirliğe düşmeden zenginliğinin, işlere boğulmadan boş zamanının, ölümüngelmeden de hayatının kıymetini bil.» (6)
Aman iyi ameller hususunda acele edin. (Yakın zamanda) karanlık gecelergibi sapıklıklar ( olacaktır. Bu sapıklıklar döneminde,) kişi basit bir dünyamalı ve mevki için dini inançlarından taviz(ödün) verir. (Bunun için) de,sabah mümin akşam kâfir, akşam mümin sabah kâfir olur çıkar.» (7)
Mü'minler!
Yaşadığımız İslâm dışı düzenlerin bâtıl inanç ve ideolojileri, kültürelve siyasal kurumları,baskıcı yasaları ve haram-helal ayırımı yapılmaksızın sürdürülen çılgınca yaşantıları ,hadîste vukû bulacağı bildirilen karanlık sapıklıkların ta ken dileridir.Gerçeğinbu olduğu da düşünülürse, bir an önceİslâm'a dönmenin, onun koyduğu ilahi kurallara göre yaşamanın,görevleştirdiği hayırlara ve güzelliklere yönelmenin gereği ve önemi anlaşılmışolur.
Mü'minler!
Elemler, azablar içerisinde faydasız nedametler duyacaklarınbahtsızlığına uğramamak için, Fâtır sûresinde canlandırılıp seslendirilen şusahneyi tefekkürle izleyerek izleyelim:«Cehennem azabı içinde feryad edecekler şöyle yakaracaklar: Ey Rabbimiz! Bizi tekrar dünya hayatına döndür de yapmaktaolduklarımızdan başka, (rızana uygun hayırlı ameller yapalım. (Allah da onlaraşöyle buyuracak:) - Biz size tefekkür edebileceklerin düşünebilecekleri (veyapılması gereken güzel amellerin yapılabileceği) kadar bir ömür vermedik mi?Hem size (bu geleceği bütün ayrıntıları ile anlatarak) uyaran Peygamber de geldi. Artık tadın azabı.İnkârları ve isyanlarıyla kendi kendilerine kıyanların hiç bir yardımcısı dayoktur.» (8)
2. Haşr, 18.
3. Keşfül-Hafâ, HadisNo: 943'ün notu.
4. Keşfül-Hafâ, HadisNo: 2406.
5. Et-Tac, 5/212.
6. Mişkâtül -Mesâbîh, Hadis No: 5174
7. Sünen-ü Tirmizî,Hadis No: 2196.
8. Fatır, 37