KUR’AN OKUMAK, ANLAMAK VE UYGULAMAK VAZİFEMİZDİR
Kur'ân; Yüce Rabbimizin seçtiğive son ve evrensel Peygamberi kıldığı Hz. Muhammed'le insanlığa bildirdiğiyasalarının bütünüdür.
Allah'ı tanıtan, hayatınbaşlangıcı ve sonucunu bildiren âyetleri, sunduğu umumî hayat kanunları,felâket ve mutluluk sebebi olan yaşayış şekillerine ait tarihî belgeleri, kâinatla(evrenle)ilgili ilmî mucizeleri, Hak'kı, bâtıllardan ayırıcı düsturları ve insanlığınölüm ötesi yaşamını açıklayan haberleri ile Kur'ân-ı Kerîm bütün akıl sahihleriiçin hidâyet kaynağıdır.
Mü'min bütün KutsalKitap'ların özünü içeren Kur'ân'a iman eden ve onun ihtiva ettiği itikadî, iktisadî, içtimaî,hukukî ve ahlâkî bütün düsturlarının Mevlâmız tarafından konulan emirler veyasaklar olduğuna inanan ve Kur'ân Nizâmı'nı yaşamaya bütün varlığıyla yöneleninsandır.
Mü'min Kur'ân insanıdır. O'nuokumak, anlamak, yaşamak veyaymakla görevlendirilmiştir.
a - Rabbimizin " ...Kur'ân'dankolayınıza geleni okuyunuz..." şeklindeki emrinin gereği olarakmü'minin Kur'âna karşı ilk vazifesi ibadet olduğu inancıyla O'nu sık sıkokumaktır. Kur'ân'ı orijinal harfleriyle öğrenerek ihlâsla tilâvet etmektir.
Müslümanın inandığı vehayat Nizamı edindiği Kur'ân'ı tecvid üzere güzelce okuyamamasının mazereti olamaz.Hiç bir mü'min, ben Kur'ân okuyamıyorum dememelidir. Bu çok acıdır vecehaletlerin en çirkinidir. Çünkü, O'nun öğrenilmesi, günde 1-2 saat olmaküzere, en çok bir aylık bir iştir.
Devrimizde bir çokmü'minin Kelime-i Şahâdet cümlesini bilerahatlıkla telâffuz edememesi, ilk defa karşılaşılan yabancı bir dilin kelimelerini telâffuz eder gibi Kur'ânkelimeleri üzerinde zorluk çekmesi ve bunun böyle devam edip gitmesinin inanç zaafı olmaktan başka bir izahı yoktur.
Her mü'min, Kur'ânı aslîharfleriyle okumasını öğrenecektir. Bu, dinî bir vazifedir ve bir ibâdettir.
Bu mevzuda Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:[«Sizinen hayırlınız, Kur'ânı öğrenenleriniz ve öğretenlerinizdir.»
«Kim Kur'ân'dan bir harfokursa o harf sebebiyle ona bir birim sevap verilir. Her bir sevap ise on katıile mükâfatlandırılacaktır.»] (1)
İslâm Dini'ni aşklayaşayabilmesi için mü'minin Kur'ânı ciddî ve sürekli bir şekilde okumasıgerekir. Bundan ötürüdür ki mü'minlere emredilen ve günde beş defa kılınması gereken namazlarda, başta Fatihasûresi olmak üzere Kur'ân'dan bölümler okunması emredilmiştir.. Böylecemü'minlere namaz çağı öncesi Kur'ân eğitimi gerekli kılındığı gibi, hayat süresince de Kur'ân'la fikrî ve kalbî birrabıta kurmaları sağlanmıştır.
Şu eşsiz ve tarifesığmaz ihtişama bakınız ki, her mü'min, en az günde beş defa namazlar aracılığıile Kur'ân'la doğrudan doğruya bir bağlantı kuracaktır. İslâm Dini'nin iman,ahlâk, iktisad, hukuk v.s. düsturlarını oluşturan eden Kur'ân âyetlerini,Rabbinin huzurunda, Rabbinden indirilen şekliyle okuyarak ve dinleyerekAllah'a ibâdet edecektir.
MuhteremMü'minler!
Kur'ân-ı okumak müminiçin ne derece lüzumlu ise öğrendiklerini korumak ve unutmamak da o nispettezarurîdir.
Bu sebepledir ki,Peygamberimiz Kur'ân'a karşı gösterilecek alâkasızlığın manevî sorumluluğunadeğinerek şöyle buyurmuşlardır:«(Kurân'dan bildiklerinizi mutlaka muhafaza ediniz.Çünkü) bana ümmetimin günahları gösterildi de, kendisi Kur'ân'dan bir sûre veyabir âyet öğrenip de sonra onu unutan kişinin günahından daha büyüğünügörmedim.» (2)
Mü'minler!
b - Kur'ânı aslîharfleri ile fakat anlamayarak okumuş olmak bir ibâdet ise de asıl gaye O'nuanlamaktır.Bu sebeple Kur'âna yönelik bir görevimiz de onu anlamaya çalışmaktır..
İslâm Dini temel yasalarınıteşkil eden Kur'ân'ın anlaşılmasını belirli zümrelerin tekeline bırakmamıştır. Kur'ân, her bir ferd içingönderilmiştir ve Kur'ân mesajı ana hatlarıyla herkes tarafından anlaşılacakkadar açıktır.
Bu gerçeği ifade etmekiçindir ki Rabbimiz şöyle buyurmuştur:«Andolsun ki, biz, Kur'ânıanlaşılması/üzerinde düşünülmesi için kolaylaştırmışızdır. O halde bir düşünen(ibret alan) var mı?» (3)
Kur'ân-ı biraz olsunanlayarak okumuş olmak için, Kur'ân'ın orijinal harfleriyle yazılmış metniniihtiva eden meâl ve tefsirlerinden sıra ile günlük dersler takip etmeliyiz.Bir sayfa metin, akabinde de okunan sayfanın tercümesi ve tefsiriniokumalıyız.
Ayrıca, muhtelifmevzûlardaki Kur'ân âyetlerini açıklayıcı ilmî eserleri de ciddi bir gayretletakip etmeliyiz.
Kur'ân-ı okumanın, onuanlamak için olacağı gerçeğini kavrayamayan birçok mü'min kardeşimiz, hattabirçok din görevlimiz, Kur'ân-ı yıllarca okudukları, defalarca hatmettiklerihalde tercüme ve tefsirlere rağbet etmedikleri, sunduğumuz usûlübenimsemedikleri için, Kur'ân'ın manâ zenginliklerinden feyiz alamamışlardır.Biz, bu duruma düşmemeliyiz.
c - HayatNizâmı'mız Kur'ân'ımızı okumak, anlamak için olacağı gibi, anlamak ta şüphesiztatbik etmek için olacaktır. Mü'minin Kur'ân'a imanı zaten O'nu yaşamakiçindir.
Kur'âna karşı bu üçüncügörevimizle ilgili olarak Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:«İşte bu Kur'ân,indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Artık Kur'ân'a uyun, (O'nun emir veyasaklarına aykırı davranıştan) sakının ki merhamet olunanınız.» (4)
Mü'min Kur'ânımûsikisinden yararlanmak ve kültürünü artırmak için okumayacaktır. O'nu yaşamakiçin öğrenecek, okuyacak ve dinleyecektir.
Kur'ân-ı tebliğ eden,nurlu ve mukaddes hayatıyla da yaşayarak açıklayan biricik Önderimiz/PeygamberimizKur'ân'ı yaşamamız konusunda şöyle buyurur: [«Kur'ân; (maddî ve manevîbunalımların) şifa kaynağıdır.»
«Kur'ân'a sarılınız. Onuhayat rehberi tanıyınız. Çünkü, O, alemlerin Rabbi olan Allah'ın sözüdür...»
«Allah'ın kelâmının;(emir ve yasaklarının) insanların koyduğu yasalara üstünlüğü ise Allah'ın yaratıklarınaüstünlüğü gibidir.»
«(İşte bu sebepledir ki)Allah, (emir ve yasaklarını ihtiva eden) Kur'ân'la amel eden toplumları yükseltir. O'nun izinden gitmeyenleri dealçaltır.»] (5)
Tatbik olunmayanbilgilerden bir menfaat edinilemeyeceği gibi, inanılan, okunan, anlaşılan,fakat yaşanmayan Kur'ân'dan da özlenen faydalar sağlanamayacaktır.
Yararlanmak şöyledursun, bilerek ve ısrar ederek Kur'ân düzenine aykırı yaşayanlar, dünya hayatındabuhranlarla, Âhiret hayatında azaplarla cezalandırılacaklardır.
Rabbimiz bu gerçeği şöyle açıklar:[«Benim zikrimden(Kur'ân'ımdan) yüz çeviren kişi için (buhranlarla dolu) dar bir hayat vardır...»
«İnkâr edenler veâyetlerimizi yalanlayanlar (yok mu?) Onlar Cehennemliklerdir. Orada ebedîolarak kalacaklardır.»] (6)
d - Kur'ânla alakalı dördüncü görevimiz deonun mesajlarını yaymaya çalışmaktır.İnşaallah bu görevimizi bağımsız olarakişleyeceğiz.
Mü'minler!
Kur'ân'ımızı okuyalım.O'nu anlamaya çalışalım. Çocuklarımıza Kur'ân öğretelim. Onlara Kur'ân öğretmeninen mühim vazifemiz olduğunu bilelim. Zira Kur'ân-ı okuyamayan kişi namaz kılmakiçin bilinmesi zarurî olan âyetler ve sûreleri, doğru okuyamaz. Kur'ânsız danamaz olmaz. Dostlarımızla bir araya gelerek Kur'ân'ın tercüme ve tefsirleriniokuyalım. Öğrendiklerimizle amel edelim.Öğrendiğimiz Kurân mesajlarınıçevremize yayalım. Dünya ve Ahiret mutluluğu «Yolların en güzeli ve doğrusunaileten, iman ederek hayırlı işler yapanlara büyük bir mükâfatı müjdeleyen.»(7)Kur'ân'ın dostlarınındır.
Yüce Rabbinden,Kur'ân'ı, gönüllerimizin baharı, kalplerimizin şifası, hayat yolumuzun nuru,kabirlerimizin aydınlığı kılmasını diler, hutbemizi bir hadîs manâsıylabitiririm!
«Kur'ân-ı okuyan, bütününü (veyabir kısmını) ezberleyen, O'nun helâl kıldığını helâl, haram kıldığını da haramkabul eden kişiyi Allah Kur'ân sebebiyle Cennet'e sokacak ve ailesindenCehennemlik olan on kişiye de şefaat ettirecektir.» (7)
1.Müzzemil 20,Tac,4/5-4.
2. Tac, 4/9.
3. Kamer, 17.
4. En'am, 155.
5. Sırasıyla bak. K.Hafâ, Hn. 187.
6. C. Sağîr, 2/64,Tac 4/6, R. Salihin ve Ter. 2/341.
7. Tâhâ, 124; Bakara,39.
7) İsra 9
8) İ. Mace, Hn. 4209;Tac, 4/6.